Welcome to Our Website

Ayşe Ateş’in iddianamede yer verilmeyen ifadesi: 11 kez ‘MHP’ geçiyor

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanarak Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede sadece “Olay tarihinde öldürülen Sinan Ateş’in eşi olduğunu, olayın bütün yönleriyle araştırılmasını talep ettiği, eşinin öldürülmesi olayını gerçekleştiren tüm şüphelilerden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır” şeklinde yer verdiği Ayşe Ateş’in ifadesinin tamamı ortaya çıktı.

ANKA’nın haberine göre savcılık ifadesinde Sinan Ateş’in Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanlığı öncesinde herhangi biri ile husumetinin bulunmadığını belirten Ayşe Ateş, “Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevinin ardından sürekli FETÖ mensubiyeti olduğu, Ülkü Ocakları’na ihanet ettiği gibi kendisini itibarsızlaştırmaya, yalnızlaştırmaya, çocukluk yıllarından beri mensubu olup kendisini adamış olduğu ülkücü camiadan dışlanması amaçlarına yönelik söylentiler çıkarılıp haberler yapıldı” dedi.

SİNAN ATEŞ’İN SUÇ DUYURULARINA ‘KOVUŞTURMAYA YER YOK’ KARARI

Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in ardından Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı’na yeni atama yapıldığını ve yeni yönetimdeki isimlerin Sinan Ateş hakkında “FETÖ’cü, ‘ihanet ateşi’ gibi ithamlar içeren sosyal medya paylaşımlarının yapıldığını belirtti. Sinan Ateş hayattayken kendisine Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın kontrolünde olan ve genel başkan yardımcısı olarak görev yapan Kadir Ensar Ejder isimli şahıs tarafından yönetilen Orhun Haber isimli internet haber sitesinde 4 Mart 2022’de ”bir ihanet ateşi” başlıklı haberin yapıldığını söylediğini belirten Ayşe Ateş, yine bu haber sitesinin Sinan Ateş hakkında yapmış olduğu bu ve benzeri haberleri gerçekte o dönemin Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım tarafından yapıldığı iddiasında bulundu.

Sinan Ateş’in yapılan haberler ve paylaşımlar üzerine Orhun Haber isimli internet sitesi yöneticileri ve bu haber sitesinin yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu da kaydeden Ayşe Ateş, şunları kaydetti:

”Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Savcılık tarafından yapılan soruşturmada suça konu paylaşımları yapan sitenin ve sosyal medya hesaplarının yöneticilerinin tespitine dair bir araştırma dahi yapılmadan meçhul şüpheli üzerinden takipsizlik karar verilmiştir. Eşim bu karara itiraz etmiş ancak itirazının da reddine karar verilmiştir. Eşim Orhun Haber isimli internet haber sitesinde “bir ihanet ateşi” haberi ve aynı sitenin sosyal medya hesaplarından bu haberin paylaşılan linklerine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuş ancak bu da reddedilmiştir.”

Orhun Haber isimli internet haber sitesi tarafından yapılan haber sonrasında aynı haber sitesinin sosyal medya hesaplarından devam eden günlerde sürekli ve sistematik olarak eşi Sinan Ateş’in hedef gösterildiği iddiasında bulunan Ayşe Ateş, “Bu paylaşımlar üzerine de Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’nın o dönem genel merkezi yönetiminde yer alan kişiler, çeşitli kademelerinde görev yapan kişiler, birçok ilin Ülkü Ocakları yönetiminde bulunan kişiler ve çok sayıda sahte sosyal medya hesabı üzerinden rahmetli eşime karşı çeşitli hakaretler ve tehditler içeren paylaşımlar yapıldı. Bu paylaşımları da sunuyorum. Gerçek kullanıcılar olduğu tespit edilen sosyal medya hesaplarından yapılan bu paylaşımlarla ilgili olarak rahmetli eşim tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurularında bulunulmuş olup, bu paylaşımların suç unsuru içerdiği açık ve net olmasına rağmen halen hiç birisi hakkında kamu davası açılmamıştır” bilgisini paylaştı.

‘EŞİM AHMET YİĞİT YILDIRIM VE OLCAY KILAVUZ’A KARŞI BİR HASIMLIK GÜTMEDİ’

Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in savcılığa dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcıları Zekai Pınarbaşı, Kadir Ensar Ejder, Burak Kılıç ile Ülkü Ocakları Hatay İl Başkanı Alihan Döner, Ülkü Ocakları Ordu İl Başkanı Doğan Mert Duran, Arnavutköy Ülkü Ocakları Başkanı Emrullah Günay, Ülkü Ocakları Sosyal Medya Yöneticileri Yahya Muca, Hamit Çiftçi, İbrahim Çelik, Mevlüt Özkaya, Tuğbanur Uzunoğlu, Büşra Durna, Elif Yurt, Fatih Koçak, Raşit Özgül, Aleyna Özçiçekçi Mudurnu Ülkü Ocakları Başkanı İbrahim Kartal, Küçükçekmece Ülkü Ocakları Başkanı Ömer Faruk Yıldırım, Arnavutköy Ülkü Ocakları Taşoluk Mahalle Başkanı Berat Göztepe, Sultangazi Ülkü Ocakları Teşkilat Başkanı Furkan Karakuş, Sultangazi Ülkü Ocakları Sosyal Medya Birimi’nden İsmail Uslu, MHP Serdivan İlçe Yöneticisi Murat Özcan, Ankara Ülkü Ocakları Yöneticisi Okan Bozkurt, Küçükçekmece Ülkü Ocakları Yöneticisi İbrahim Tonbul, Küçükçekmece Ülkü Ocakları Teşkilat Başkanı Murat Şakrak, MHP Fatih İlçe Başkanı Furkan Özkan, Ülkü Ocakları Hatay İl Bşkanı Özel Kalem Müdürü Yardımcısı Mehmet Selçuk vee Türkgün Gazetesi Adana Bölge Temsilcisi İbrahim İspaha’ndan şikayette bulunduğunu bildirdi. Ayşe Ateş, söz konusu kişilerin Sinan Ateş’i ”hedef gösteren ve tehdit eden sosyal medya paylaşımlarını” da savcılığa iletti.

Ayşe Ateş, savcılıktaki verdiği ifadede konuya ilişkin, “Rahmetli eşim Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a, yönetiminde yer alan kişilere ve MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’a karşı bir hasımlık gütmemiş hukuk dışı hiçbir yola tevessül etmemiştir” dedi.

SİNAN ATEŞ ‘ANKARA OCAK, SİLAHLI 4 KİŞİ GÖNDERMİŞ’ MESAJI ATMIŞ

Ayşe Ateş, “10 Mart 2022 tarihinde Ankara Ülkü Ocakları’nın kullanımında bulunan 06 AT 2… plakalı Volkswagen marka siyah araç ile eşimin kullandığı ofisin önüne dört kişinin geldiğini ve ofis binasının önünde beklediklerini eşim bana söylemişti” iddiasında bulunurken, “Bu konuda arkadaşı Ömer Çağrı Özdemir’e 10 Mart 2022 tarihinde Whatsapp uygulamasından ofis önünde bekleyen aracın resmini göndererek “Ankara Ocak, Silahlı 4 kişi göndermiş” şeklinde mesaj göndermiş. Bu konuşmaya ilişkin ekran resmini de ifademin ekinde sunuyorum. Bu hususta Ömer Çağrı Özdemir’in de ifadesine başvurulmasını talep ediyorum” beyanında bulundu ve şunları söyledi:

‘BİR MERKEZ TARAFINDAN YÖNETİLDİĞİ AÇIK VE NET BİR ŞEKİLDE ORTADADIR’

“Rahmetli eşim ile Ömer Çağrı Özdemir arasında geçen 11 Mart 2022 tarihli Whatsapp mesajlaşmasında, eşim Ömer Çağrı Özdemir’e Selahattin Avaroğlu isimli şahıs tarafından başka birisine iletildiği anlaşılan mesajı göndermiş ve mesajda; ‘…Orhun Haber genel merkezin hesabi ve takip et diye telefon aldığım için etmeye başladım’ şeklinde şahsın mesajının olduğu görülmektedir. Bu mesajdan ve eşimin bana anlattığından aktarmam gerekirse; Orhun Haber isimli haber sitesi Ülkü Ocakları Genel Merkezi tarafından yönetilmektedir. Ülkü Ocakları mensupları da Ocak Genel Merkezi yöneticileri tarafından aranarak ve ocak mensuplarının yer aldığı WhatsApp gruplarından talimatlar yazılarak Orhun Haber isimli internet sitesinin sosyal medya hesaplarını takip etmeye ve rahmetli eşim aleyhinde paylaşımlar yapmaya zorlanmışlardır. Sunmuş olduğum paylaşım içeriklerindeki benzerliklere bakıldığında da eşim aleyhine yapılan paylaşımların bir merkez tarafından yönetildiği açık ve net bir şekilde ortadadır. Eşimin telefonu adli emanette ve incelemede olup WhatsApp uygulaması üzerinden kendisine gönderilen mesajlar incelendiğinde bu hususta kendine gönderilen mesajların olduğu görülecektir.”

‘BUNLAR İYİCE AZITTILAR, DUR DURAK BİLMİYORLAR, AMAN KARDEŞİM KENDİNİZE DİKKAT EDİN’

Savcılıkta verdiği ifadede Sinan Ateş’in arkadaşı Çağrı Ünel’e yönelik Mersin’de gerçekleştirilen saldırıya ilişkin de beyanlarda bulunan Ayşe Ateş, “Rahmetli eşim döneminde Mersin Ülkü Ocaklar Başkanı olarak görev yapan ve eşimden sonra görevden alınan Çağrı Ünel de kendi sosyal medya hesabından eşim hakkındaki asılsız haberler karşısında eşime destek niteliğinde paylaşımlar yapmıştı. Bunun üzerine Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı olan Ömer Şanlı isimli şahıs Çağrı Ünel’i arayarak eşime destek olmamasını, yaptığı paylaşımları kaldırmasını istemiş. Çağrı Ünel de paylaşımlarını kaldırmayacağını, rahmetli eşimin arkadaşı olduğunu, kendisinin de artık Ocak Başkanı olmadığını ve kendisine talimat veremeyeceklerini söylemiş. Ömer Şanlı da ‘o halde bunun sonuçlarına katlanırsınız’ şeklinde Ünel’i tehdit etmiş. Bu konuşmayı Ünel, rahmetli eşimi benim yanımda olduğu sırada telefonla arayarak kendisine bu şekilde iletmişti. Eşim de ‘bunlar iyice azıttılar, dur durak bilmiyorlar, aman kardeşim kendinize dikkat edin, Allah korusun’ seklinde uyararak kendisine dikkat etmesini tembihlemişti” dedi.

Sinan Ateş ve Çağrı Ünel arasında geçen bu konuşmadan kısa bir süre sonra Ünel’e saldırının gerçekleştiğini belirten Ayşe Ateş, “Adana ve Osmaniye Ülkü Ocakları’na mensup olduğunu duyduğumuz yaklaşık 10 kişi tarafından bıçaklarla ve sopalarla saldırı düzenlenmiş. Ünel kendisine yapılan saldırı ile oluşan arbede sırasında kendisini savunmak üzere silahını kullanmış ve olay yerinde Emrullah Kaplan isimli Kadirli Ülkü Ocakları mensubu olduğunu öğrendiğimiz bir genç hayatını kaybetmiş. Rahmetli eşim ve Ünel arasında geçen bu konuşmalar ve Ünel’e Ülkü Ocakları Genel Merkezi yöneticileri tarafından eşim hakkında yapılan baskı ve tehditlerin ayrıntıları hususunda Ünel’in ifadesine başvurulmasını istiyorum. Ünel’e yapılan bu saldırının Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatı ile yapıldığı aşikardır” ifadesini kullandı.

Ayşe Ateş, Yıldırım tarafından, Mersin’de yaşanan saldırı sonrası yaptığı basın açıklamasında, ”Bu alçak saldırıyı azmettirip destek olan tüm odaklardan hukuki süreci de yakından takip ederek her türlü hesabi en ağır şekilde soracağız…” ifadelerinin Sinan Ateş’ten her türlü hesabın en ağır şekilde sorulacağı ve alenen tehdit edildiğini yönelik olduğunu öne sürdü.

‘BENİ ÖLDÜRMEYE KARAR VERMİŞ ARKADAŞLAR’

Ayşe Ateş, eşi ile arkadaşı Ömer Çağrı Özdemir arasında, Ünel’e yönelik saldırıdan bir gün sonra 16 Mart 2022’de gerçekleşen konuşmayı da savcılığa sundu. Sinan Ateş’in Özdemir’e attığı mesaj şu şekilde:

”Beni öldürmeye karar vermiş arkadaşlar Ömer abi, sürekli geriyorlar ortamı, sağa sola haber yolluyorlar, arıyorlar bilmem ne. Havlamasını bilmeyen köpek sürüye kurt getiriyor, yeni insanlar ölsün istiyorlar. Orası öyle, Reis 18-19 yaşında çocukları gaza getiriyorlar, Cahit’e de ekip yollamışlar, Mersin’de olan Bursa’da olursa, Allah korusun.”

Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in bu mesajlarında kastettiği kişilerin Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve yönetiminde yer alan kişiler olduğunu öne sürdü ve Sinan Ateş’in arkadaşı ve onun genel başkan olduğu dönemde Bursa Ülkü Ocakları Başkanı Cahit Özdemir’in dinlenmesi talebinde bulundu.

‘EŞİM AHMET YİĞİT YILDIRIM VE OLCAY KILAVUZ’UN BİRLİKTE HAREKET ETTİĞİNİ DEFALARCA BANA İFADE ETMİŞTİ’

Ayşe Ateş, eşi ile Özdemir arasındaki bir başka yazışmada, Mersin’de Ünel’e gerçekleştirilen saldırı olayına ilişkin geçen konuşmaları savcılığa sundu:

“Gaziantep’ten senin Tayfun. Mersin’ de öyle konuşulduğunu söylüyor”

“Olcay, Ahmet, Doğan Güzelay ve bir kişi daha Ejder demiş olabilir, olaydan bir gün önce oturdular diye konuşuluyormuş”

“KRT’yi aramışlar haberi niye böyle yaptınız yoksa yaptırdılar mı demişler”

Ayşe Ateş, savcılıkta konuya dair, şu görüşleri dile getirdi:

”Bu mesajlardan da Mersin’de gerçekleştirilen saldırı öncesinde MHP Mersin Milletvekili ve eşimden önceki dönemde Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı olan Olcay Kılavuz, mevcut Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı olan Ahmet Yiğit Yıldırım, Doğan seklinde bahsedilen bir şahıs, Ülkü Ocaklar Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Deniz Güzelay ve yine Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Kadir Ensar Ejder isimli şahısların bir araya gelerek Mersin’de Çağrı Ünel’e karşı gerçekleştirilecek saldırı olayını planladıklarının konuşulduğu anlaşılmaktadır. Rahmetli eşim; kendisine karşı medya üzerinden yapılan saldırıların, Mersin’de meydana gelen olay ve devam eden süreçlerde yaşananların ve kendisinin aleyhine gerçekleştirilen faaliyetlerin mevcut Ülkü Ocaklar Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan olan Ahmet Yiğit Yıldırım ve kendisinden önce Ülkü Ocaklar Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanlığa yapan halen de MHP Mersin Milletvekili olan Olcay Kılavuz’un birlikte hareket etmek suretiyle planlandığını defalarca kez bana ifade etmişti.”

‘OCAK ONUN KALEMİNİ KIRDI, SEN DE ZARAR GÖRME’

Ayşe Ateş, davanın iddianamesinde azmettirici olarak belirtilen Tolgahan Demirbaş’ın, Sinan Ateş’in arkadaşı Haluk Türk’e giderek kendisinin ‘Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz tarafından elçi’ olarak gönderildiğini söylediğini aktardı ve, ”Bu şahıs eşimin arkadaşına ‘Sinan Ateş’in yanında durma abi, Ocak onun kalemini kırdı, sen de zarar görme’ demiş. Haluk Türk bunu eşime söylemiş, eşim de bana söylemişti. Tolgahan Demirbaş isimli şahsın kendisinin yanına gelerek eşim hakkında söyledikleri dışında eşim tarafından kendisine karşı gerçekleştirilen tehditlerle ilgili paylaşımlarda bulunmuş olabileceğini düşünüyorum. Dosya şüphelisi Tolgahan Demirbaş’ın Haluk Türk’e eşimin öldürülmesi kararı alındığını kimlerin söylediğini, şahsın kendisine başka neler anlattığını ve rahmetli eşime karşı gerçekleştirilen tehditlerle ilgili olarak varsa sahip olduğu bilgileri anlatması hususunda Haluk Türk’ün ifadesine başvurulmasını talep ediyorum” dedi.

AYŞE ATEŞ, İSTANBUL ÜLKÜ OCAKLARINDAN PEK ÇOK KİŞİNİN İSMİNİ SAVCILIĞA BİLDİRDİ

Sinan Ateş’in kendisine gerçekleştirilen suikasttan bir gün önce İstanbul’da olduğunu kaydeden Ayşe Ateş, “Orada çekilmiş olduğu bir fotoğrafını olayın gerçekleştiği 30 Aralık 2022 tarihinde cuma kutlaması mesajı ile birlikte sosyal medya hesaplarından yayınlamıştı. Bu paylaşımı üzerine çoğunluğu Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanlığı mensubu olan bir takım kişiler tarafından eşimin ölümle tehdit edildiği açıkça anlaşılan tehdit ve hakaret içerikli paylaşımlar yapılmıştır. Bu paylaşımları da sunuyorum. Aynı hesaplar eşime gerçekleştirilen suikasttan sonra bu paylaşımlarını kaldırmışlardır. Bu paylaşımlardan anlaşılacağı üzere Ülkü Ocakları mensubu olan bir takım kişiler tarafından eşime karşı uzun süredir husumet güdülmekte ve kendisi her fırsatta tehdit edilmektedir. Eşimin öldürülmesi olayında dahli olan kişiler ile öldürüldüğü gün bu paylaşımları yapan kişiler arasında bir bağlantının olup olmadığının araştırılmasını talep ediyorum” isteminde bulundu. Ayşe Ateş, savcılığa şu isimleri bildirdi:

”Ülkü Ocakları İstanbul İl Teşkilat Başkanı Murat Yüksel, Avcılar Ülkü Ocakları Teşkilat Başkanı Uğur Canıtez, Ülkü Ocakları İstanbul İl Yöneticisi Gökhan Yıldızlı, Bakırköy Ülkü Ocakları Başkanı Yunus Emre Öztürk, Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanlığı Medya Tanıtım ve İletişimden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Mehmet Alper, MHP Esenyurt İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Harun Kapçak, Ülkü Ocakları Ümraniye İlçe Başkanı Oğuzhan Coşkun.”

‘SİYASİ GÖREVİ OLAN KİŞİLER, KAMU GÖREVLİLERİNİN ŞÜPHELİ OLDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR’

Ayşe Ateş taleplerini sıralamasının ardından ifadesini, ”Bizler aile fertleri olarak rahmetli eşime karşı gerçekleştirilen suikast olayının ilk gününden bugüne kadar, devletimize ve devletimizin tüm kurumlarına soruşturmanın hassasiyetle yürütüleceği konusunda inancımızın tam olduğunu ifade ettik. Bu menfur hadiseye ilişkin soruşturmanın tüm yönleriyle aydınlatılması, olaya karışan tüm faillerin araştırılarak açığa çıkarılması ve cezalandırılması devletimizin ve kurumlarının töhmet altında bırakılmasının önüne geçilmesi açısından da büyük önem arz etmektedir. Her ne kadar dosya kapsamında gizlilik kararı bulunsa da basına yansıyan haberlerden dosya kapsamında; siyasi görevi olan kişiler, kamu görevlileri, suç örgütlerinden hüküm alan kişilerin şüpheli olduğu görülmektedir. Bu şahısların hayatın olağan akışı içerisinde bir araya gelmesi mümkün olmayıp bu şahısların organize bir şekilde bir araya getirilerek bu suçun islendiği, bu olayın planlı ve sistematik bir şekilde gerçekleştirildiği ortadadır” sözleriyle sonlandırdı.

AYŞE ATEŞ’İN TALEPLERİ

Ayşe Ateş, savcılıktan ”Tolgahan Demirbaş ve dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un ilişkisinin aydınlatılmasını ve Sinan Ateş’e yönelik suikasta dahlinin araştırılmasını, Tolgahan Demirbaş ve Olcay Kılavuz’un HTS’lerinin incelenmesini, koruma tahsisli araçların araştırılması” talebinde bulundu. Ayşe Ateş, savcılık ifadesinde taleplerini şöyle sıraladı:

”Tolgahan Demirbaş’ın Haluk Türk’e eşim hakkında söylemiş oldukları, eşimin Olcay Kılavuz hakkında bana ifade ettiği hususlar, eşimin 15 Mart 2022 tarihinde Mersin’de meydana gelen olaydan sonra kendisine gelen mesajlar, 16 Mart 2022 tarihinde Ömer Çağrı Özdemir isimli arkadaşına yönlendirmiş olduğu WhatsApp konuşmasında Olcay Kılavuz hakkında geçen ifadeler, Tolgahan Demirbaş isimli şahsın eşime düzenlenen suikasttan sonra Olcay Kılavuz isimli şahsın evinden gözaltına alınarak yakalanmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde Olcay Kılavuz isimli şahsın da da esime gerçekleştirilen suikasta dahlinin olduğu kanaatindeyim. Olcay Kılavuz isimli şahsın da soruşturmaya dahil edilmesini ve eşimin öldürülmesi olayında dahlinin olup olmadığının ayrıntılı bir şekilde araştırılmasını talep ediyorum.

Tolgahan Demirbaş isimli şahsın ilk gözaltına alınmasında düzenlenen tutanakta Olcay Kılavuz isimli şahsın evinden alındığına dair bir tespit bulunmaması halinde Tolgahan Demirbaş’ın olay tarihinde kullanımında olan GSM hattı ile Olcay Kılavuz’ un kullanımında olan GSM hatlarının HTS kayıtlarına, gözaltı saati ve öncesindeki baz istasyonu verilerinin ayrıntılı olarak incelenmesini talep ediyorum.

Ayrıca eşime karşı gerçekleştirilen suikast öncesi ve sonrasında bu şahıslar arasında yapılmış olabilecek telefon görüşmesi trafikleri, mesajlaşma trafiklerinin, şahısların internet üzerinden konuşmuş olmaları kuvvetle muhtemel olduğundan şahısların kullanımındaki GSM hatlarının olay öncesi, olay anı ve sonrasında nerelerden sinyal aldığına ilişkin baz istasyonu verilerinin de araştırılarak dosya kapsamına alınmasını talep ediyorum.

Dosya kapsamında Tolgahan Demirbaş’ın ilk gözaltına alınmasına ilişkin tutanakta gözaltı ve yakalama işlemlerini yapan kolluk görevlilerinin de bu şahsın nereden ve ne şekilde gözaltına alındığı hususunda ayrıntılı olarak beyanlarına başvurulmasını talep ediyorum. Bununla birlikte basında sürekli olarak Olcay Kılavuz’un bu şahsın kolluk güçlerine teslim edilmesi, yakalama gözaltı işlemi yapılmaması konusunda direnç gösterdiği yönünde haberler yapılmaktadır. Bu hususun da yakalama gözaltına alma tutanağında isimleri bulunan kolluk görevlilerine ayrıntılı olarak sorularak cevaplandırılmasını talep ediyorum.

Ayrıca olay günü, öncesi ve sonrasında Olcay Kılavuz isimli şahsın kullanımında olan araçlar tespit edilerek bu araçların Plaka Tanıma Sisteminden geçiş güzergâhlarının tespiti ve diğer şüpheli şahıslar ile irtibatının tespitini talep ediyorum.

Eşime karşı gerçekleştirilen suikast sonrasında, basında saldırı anının saldırgan dışındaki kişi ya da kişiler tarafından geriden kamera ile kayıt altına alındığına dair iddialar sıklıkla gündeme getirilmiştir. Yukarıda Mersin’de Çağrı Ünel’e karşı gerçekleştirilen saldırı olayının da saldırganlar tarafından kamera kaydına alındığı basında görülmüştür. Bu olayda ortaya çıkan bu gerçeklik ile eşime karşı gerçekleştirilen suikast sonrasında basında sıklıkla yer alan bu iddialar birlikte değerlendirildiğinde, bu iddiaların gerçeklik payının kuvvetle muhtemel olduğu kanaatindeyim. Bu hususun aydınlatılması adına, olay yerini gören işyeri, bina ve benzeri yerlere ait güvenlik kameralarının ayrıntılı olarak incelenmesini talep ediyorum.

Şayet iddia edildiği gibi saldırı anı kamera kaydına alınmış ise kaydı yapan kişi/kişilerin tespiti ile soruşturmaya şüpheli sıfatıyla dahil edilmelerini talep ediyorum. Ayrıca bu kişi/kişiler tarafından yapılan kamera kaydının kimlere gönderildiğinin de ayrıntılı olarak araştırılıp soruşturmanın görüntülerin gönderildiği kişiler yönünden de genişletilmesini talep ediyorum.

Eşime karşı gerçekleştirilen suikast sonrasında yine basında 06 AT 5021 plakalı koruma tahsisli bir aracın tetikçileri İstanbul ilinden eskortluk yaparak getirdiği ve olay sonrasında faillerin kaçırılmasında yine eskortluk yaparak kullanıldığı iddialar yer almaktadır. Bu iddiaların doğruluğu ve soruşturmanın aydınlatılması adına bu aracın kim adına kayıtlı olduğu, kimler tarafından kullanıldığı olay tarihi öncesi, olay günü ev olay sonrası, gişe geçiş bilgileri, Plaka Tanıma Sistemi’nden geçiş güzergâhlarının, o tarihlerdeki kullanıcısının, bu araçta kimlerin yer aldığının tespit edilmesini, tespit edilecek güzergah ve bu araçta yer alan kişi bilgileri doğrultusunda bu şahısların diğer şüpheli şahıslar ile baz istasyonu karşılaştırması yapılmak suretiyle tespit edilmesini talep ediyorum. Ayrıca bu konuda başka araçlarda var ise ayni tespit ve araştırmaların bu araçlar hakkında da yapılmasını talep ediyorum.

Dosyada tutuklu bulunan Emre Yüksel isimli şahıs, olay tarihinde Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktaydı. Yine dosyada tutuklu bulunan Serdar Öktem isimli şahıs da İstanbul ilinde avukat olup Ülkü Ocaklar Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Ahmet Yiğit Yıldırım döneminde genel başkan yardımcısı olarak görev yapmıştır. Ve duyduğum kadarıyla Ahmet Yiğit Yıldırım’ın çok yakın ve eski arkadaşıymış. Yine dosyada tutuklu bulunan Tolgadan Demirbaş isimli şahıs da olay tarihinde Ülkü Ocaklar Genel Merkezinde birim başkan olarak görev yapmaktaydı. İfademde zikretmiş olduğum tüm isimlerin ve olayların ortak toplanmış olduğu payda Ülkü Ocaklar Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz isimli şahıslardır. Dosya kapsamında şüpheli sıfatı ile yer alan şahısların bu iki şahıs ile olay öncesi ve sonrasına dair irtibatlarının ve kendi aralarındaki irtibatlarının ayrıntılı olarak araştırılmasını talep ediyorum.

Basına yansıyan haberlerden suikastı gerçekleştiren ve yardım eden faillerin İstanbul Elinden Ankara iline Özel Harekatta görev yapan Murat C.Ç. ve Aşkın M.G. isimli polis memuru olan şahıslar tarafından getirilmiş olduğu belirtilmektedir. Bu şahısların hangi İl Özel Hareket Şube Müdürlüğü’ne bağlı olarak görev yaptıkları, faillerin Ankara iline getirildiği tarihte polis memuru olan şüpheli şahısların bağlı bulundukları Emniyet biriminin sorumluluk sahasında ya da dışında herhangi bir görevlendirilmelerinin bulunup bulunmadığı, faillerin Ankara iline getirildiği ve faillerin taşındığı aracın İstanbul iline geri götürüldüğü tarihlerde polis memuru olan şüpheli şahısların izinli olup olmadıkları, faillerin Ankara iline getirildiği ve faillerin taşındığı aracın İstanbul iline geri götürüldüğü tarihler itibariyle polis memuru olan şüpheli şahıslar hakkında bir görevlendirme ve izin durumu yok ise mesai saatleri itibariyle görev yerlerine gidip gitmedikleri hususlarının ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yapılacak yazışmalar ile araştırılarak soruşturmanın bu yönüyle de genişletilmesini talep ediyorum. Ayrıca bu şahısların dosya kapsamında şüpheli olan şahıslar ve tespit edilecek yeni şüphelilerle tüm irtibatlarının ayrıntılı olarak araştırılmasını talep ediyorum.

Ayrıca olay günü olan 30 Aralık 2022 günü görev yaptığım Gaziosmanpaşa İÖO’nun önüne sabah saatlerinde üç tane ekip otosu gelmiş. Ne amaçla geldiğini bilmiyorum. Ancak olayla bir ilgisi var ise araştırılmasını talep ediyorum.”

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir